Hayvancılık sektörü için önemli bir soru ile başalayalım istiyoruz. Hayvancılıkta önemli bir unsur olan küçükbaş hayvancılıkta karşılaşılan sorunlar nelerdir?
Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, çayır ve mera alanları ile hasat sonrası anız tarlalarında otlatmaya dayalı sınırlı girdi kullanımı ile yapılmaktadır. Yeşil devrim ile beraber ekilebilir arazilerin mekanizasyon ile tarım alanlarına dönüşmesi, mera alanlarının daralmasına neden olmuştur. Anadolu coğrafyası yağış verileri ve topoğrafya itibarıyla küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine elverişlidir.
Çayır ve meralarda ot veriminin düşük olduğu toplam yağış miktarı ve yağış rejiminin yetersiz olduğu yaz aylarının kurak geçtiği iklimlerde küçükbaş hayvancılık daha yaygın olarak görülmektedir. Bu sonuç, hayvanların fizyolojisi ile yakından ilişkilidir. Koyun ve keçiler, sığırlar gibi otları dilleriyle kavrayıp koparmazlar. Dişleriyle keserek beslenirler. Bu nedenle sığır coğrafyalarında otlar gür ve yüksek boylu, koyun coğrafyasında ise seyrek ve kısa boyludur.
Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde üretimi daraltan riskler:
1-Kırsal göçler
a) Ekonomik göçler: Çok nüfuslu ve topraksız aileler; kentlerdeki istihdam fırsatları, çocuklarının eğitimi için fırsat eşitliği, devlet yardımlarına erişimin kolay olması, asgari ücrette yapılan iyileştirmeler, gıda ve kömür yardımlarından faydalanma, sağlık hizmetlerine kolay erişim ve kent yaşamına olan özenti gibi nedenlerle kentlere göç etmektedirler.
b) Güvenlik kaynaklı göçler: Türkiye meralarının %45’i Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunmaktadır. Dolayısıyla küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için bölge illeri önemli potansiyel teşkil etmektedir. Terör olaylarının arttığı dönemlerde, aşırı güvenlikçi politikalarla meraların otlatmaya yasaklanması ve güvenlik bölge ilanları ile sokağa çıkma yasakları gibi olağan hayatı zorlaştıran şartlar, hayvancılık faaliyetlerini olumsuz etkilemekte ve kırsaldan göçü zorlamaktadır.
c) Köy Koruculuğu Sistemi: Köy koruculuğuna geçen aileler de ellerindeki sürüleri elden çıkarmakta, hatta çoğu zaman köy korucularının 1. derece akrabaları PKK terör örgütünün tehditleri ile hayvancılığı terk ederek kentlere göç etmektedirler.
2- Tarımsal Kuraklık
Ülkemiz coğrafyası birkaç yılda bir yağışların düşük seviyede ve düzenli seyretmemesinden dolayı tarımsal kuraklığa maruz kalmaktadır. Kuraklığın ilk etkileri, küçükbaş yetiştiriciliği yapan ve genellikle girdi stoku bulunmayan küçükbaş hayvancılıkta görülmektedir. Sürü sahipleri ot verimi düştüğü anda elindeki sürüyü küçülterek yem tedarikine gitmektedir. Kuraklığın yüksek derece de seyrettiği yıllarda küçükbaş hayvan sayılarında anormal düzeyde düşüşler dikkat çekmektedir.
3-Tarımda İnovasyon
Kuraklığa ve yağışa dayanıklı hububat ekilişleri her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Bodur bitkilerden hayvan beslemesinde kullanımı yaygın olan saman üretimi azalmaktadır.
4- İkinci Ürün Tarımı
Yeni sulamaya açılan ovalarda ikinci ürün tarımı ve anıza ekim yöntemleri yaygınlaşmaktadır. Doğal olarak bu durum, daha önceleri anızdan beslenme için önemli bir potansiyel olan bu alanları küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine kapatmaktadır.
5-Çoban Sorunu
Meralarda ot veriminin düşük olması, arazilerin engebeli yapısı, sürü yönetiminin zor ve zahmetli dünyası, çoban istihdamını zorlaştırmaktadır. Bakanlığın son yıllarda çoban istihdamını teşvik etmesi ve ülkemizde olan ekonomik göçlerden kaynaklı iş gücü bu riski azaltmıştır.
6-Koyun-Keçi Ürünleri Pazar Değeri
Koyun eti ve sütü ile mamullerinin markalaşma süreci tamamlanmadığı gibi, gelişmiş ülkelerin aksine bu ürünlerin tüketimine dair yanlış bir toplumsal algı oluşmuştur. Oysaki koyunculuğun geliştiği ülkelerde marka olmuş coğrafi işaretli peynirler, kısa olan koyunculuktaki laktasyon süresinde elde edilen az miktardaki sütün yüksek fiyatlarla satılması işletmelere ilave gelir getirmektedir. İthal edilmeleri nedeniyle deri, yapağı ve tiftik gibi ürünlerin de işletmelere getirisi düşük kalmaktadır.
7-Hayvan Islahı ve Hayvan Hastalıkları
Yaylım hayvancılığının doğası gereği sürüler ot potansiyeline göre sürekli dolaştığı için etkili ıslah programları uygulanamamaktadır. Ayrıca kan parazitleri, şap hastalığı, brusella, koyun-keçi vebası gibi hastalık riskleriyle her zaman karşılaşılmaktadır. Bu durum sürüde verim ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır.