Balıkların doğuştan gelen bağışıklık sisteminin düzenlenmesi ile ilgili detaylara dikkat etmek gerekir. Firmino vd. tarafından 2021 yılında, Diyet, Bağışıklık ve Mikrobiyata Etkileşimlerine yönelik yayınlanan makalede son yıllarda “bağırsak sağlığı” kavramı, konağın beslenmesi, metabolizması, bağışıklığı, patojen kontrolü, refahı, davranışı ve performansı üzerindeki önemi nedeniyle trend bir konu haline gelmiştir.

Terimin literatürde iyi tanımlanmamasına ve belki de öznel bir tanımı olmasına rağmen, bu terimin hayvansal üretimdeki anahtar bileşenleri şunlardır:

(1) diyet,

(2) mukozal bariyerin fonksiyonel yapısı,

(3) bir besinlerin etkili sindirimi ve emilimi,

(4) uygun ve stabil bir mikrobiyota ve

(5) etkili bir bağışıklık.

Yüksek omurgalılara benzer şekilde, teleost balıkları özel ve sofistike bir bağırsak bağışıklık sistemine sahiptir, ancak beslenme gereksinimlerine göre farklı türlerin mide-bağırsak sisteminde önemli bir değişiklik gözlemlenir. Bağırsak mukoza tabakası (mukus ve epitel hücreleri dahil) bakteri, toksinler ve alerjenler gibi ekzojen maddelere karşı önemli bir fiziksel ve biyokimyasal savunma bariyeri oluşturur. Aynı zamanda antijenlerin tanınması ve işlenmesi, doğuştan gelen ve adaptif bağışıklık hücrelerinin işe alınması ve bağırsakla ilişkili lenfoid doku (GALT) yoluyla sitokinlerin, kemokinlerin, antimikrobiyal peptitlerin ve müsinlerin salgılanması yoluyla lokal bağışıklık tepkisine de katılır. Bağırsak bütünlüğü ve işlevselliğinde önemli bir aktör, onu kolonize eden mikrobiyal topluluktur. Bu anlamda, bağırsak kommensal mikrobiyotası, konakçıyı patojenik bakteri istilasına karşı korumanın yanı sıra, epitel proliferasyonu, besin metabolizması ve doğuştan gelen bağışıklık tepkilerinin uyarılmasında yer alan süreçlerin gen ekspresyonunu modüle ederek bağırsak homeostazını teşvik edebilir

Bu bağlamda, bağırsak mukozal bariyer bütünlüğüne ve/veya mikrobiyota bileşimine herhangi bir müdahale, bağırsak durumunu ve sağlığını bozabilir ve hastalığa bağlı disbiyozise yol açabilir. Artan kanıtlar, yem katkı maddelerinin bağırsak epitelini, mikrobiyotayı ve mukozal bağışıklığı etkileyerek balık bağırsağı durumunu önemli ölçüde etkileyebileceği genel varsayımını desteklemektedir.

Balıkların doğuştan gelen ve adaptif bağışıklık sisteminin bağırsak mikrobiyotasının düzenlenmesini ve bileşimini etkileyebileceğine ve bunun tersi olduğuna dair kanıtlar da vardır. Bu tür etkileşimler, özellikle alt omurgalılarda şimdiye kadar net olarak deşifre edilmemiştir. Bu şekilde, fonksiyonel genomik çalışmaları, bu simbiyozun altında yatan mekanizmaların artan ve daha iyi anlaşılmasını sağlayan geniş bir uygulama yelpazesi sunar. Sonuç olarak, bu bilgi, yem katkı maddelerinin etki biçimini ve bunların uygun diyet yönetimini deşifre etmek için büyük önem taşımaktadır.