Su ürünleri ihracatında öne çıkan levrek, çipura, Türk somonu ve alabalık türleri için besin değerleri analiz edildi.
Levrek, çipura, Türk somonu ve alabalıktaki besin değerleriyle ilgili analiz sonuçları açıkladı. Yetiştirilen bu balıklar hem Tarım ve Orman bakanlığı tarafından hem de Avrupa Birliği tarafından sürekli denetleniyor. Kimyasal kompozisyon değerleri, yağ asit kompozisyon dağılımları, omega 3 ve omega 6 oranları, vitamin, minarel ve ağır metal içerikleri incelenip yetiştiricilik yolu ile üretilmiş olan çipura ve levrek türlerinde kimyasal kompozisyon, yağ asit kompozisyonu, mineral madde ve vitamin değerleri açısından genel anlamda doğa örneklerinden benzer ve yüksek değerler tespit edildi.
Türk somonu ve Atlantik somon numuneleri arasında yapılan incelemede de genel anlamda benzer sonuçlar elde edildi. Günümüzde yetiştiricilik sektörü son teknolojiyi kullanarak ürün elde ediyor ve neredeyse dünyanın birçok ülkesine birçok test ve incelemeden geçerek ürün ihraç ediliyor. Bu kadar değerli bir besin maddesinin sağlıklı bir yaşam için ülkemizdeki tüketim miktarının artması çok önemli bir husus.
Son 20-25 yıllık dönemde su ürünleri, sektöründe dünyanın en modren ve entegre tesislerini Türk girişimcileri ülkemize kazandırdı. Bu tesislerde üretilen, protein yönüyle zengin su ürünlerimizi 90’den fazla ülkeye ihraç eder konumdayız. 2021 yılı Ocak-Ekim döneminde 1,09 milyar dolar değerinde su ürünleri ihracatı gerçekleştirdik. Ocak- Ekim 2021 döneminde Türk levreği 383 milyon dolarlık ihracat tutarıyla yine tüm dünyanın gözdesi oldu. Türkiye, çipura balığının ihracatından 311 milyon dolarlık döviz elde ederken; alabalık ihracatı 123 milyon dolar, orkinos ihracatı 20 milyon dolar olarak bildirildi.
Dünyada özellikle yetiştiricilik alanında ciddi bir büyüme yaşandığını yaşanıyor. Bu Türkiye pazarına da yansıyor. Denizlerde kirlilik, aşırı ve yanlış avlanma gibi nedenlerden dolayı avcılık azalıyor. Dünya genelinde su ürünleri yetiştiriciliği payı yüzde 50 düzeyinde. Bugün Türkiye’de bu oranın yüzde 47 seviyelerine geldiğini görüyoruz. Burada amaç pazara yakın, kontrollü üretim ile yetiştiriciliğin gelişmesini sağlamak. Tüm bunların farkında olarak sektörün ihracatını artırmak, Türk su ürünleri sektörünün dünyadaki bilinirliğini geliştirmek ve imajını güçlendirmek için bir dizi tanıtım projeleri ile ihracatlar devam ediyor.
Bilindiği gibi, 2050 yılında 9,8 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusu ile birlikte protein ihtiyacının da %35’ten fazla artması öngörülüyor. Bu anlamda, su ürünleri yetiştiriciliği, protein kaynaklarını güvence altına almak için hayati önem taşıyor. Son dönemde Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Paris Anlaşması gibi çevreci politikalar oldukça gündemde. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sera gazı emisyonlarının 2030 yılında %50’ye düşürülmesi, 2050 yılında ise iklim nötr olması hedefleniyor.
AB’nin sınırda karbon uygulaması ile birlikte önümüzdeki yıllarda ihracata karbon vergisi de gelecek. Su ürünleri sektörünün karbon salınımını azaltmak konusunda farkındalık yaratmak ve girişimlerde bulunmak amacıyla projeler hayata geçiriliyor. Bu kapsamda öncelikli olarak sektörün karbon salınımına yönelik mevcut durum analizinin yapılması (karbon ayak izinin hesaplanması, hangi faktörlerin ne kadar artırdığının tespit edilmesi vs.) ve sonrasında bir yol haritası belirlenmesi konusunda planlar yapılıyor.