Su ürünleri için yem bileşeni olarak kullanılan balık ununa karşı değişen küresel talep, yetiştiricileri alternatif arayışlara yöneltti. Alternatifler arasında mikotoksinlerden etkilenen bitkisel bazlı proteinler de bulunmakta.
Balık ununa yönelik değişen küresel talep, çeşitli su ürünleri türlerine yönelik ürünlerin rasyonda kullanılabilirliğini etkiler. Bu tür bir belirsizlik her zaman kabul edilemez, bu nedenle alternatif protein kaynakları araştırılmaktadır ve kullanılmaktadır. En yaygın alternatif protein kaynakları, soya fasulyesi küspesi gibi bitki bazlı proteinlerdir. Balık unu yerine bitki bazlı protein kullanmak, bazı zorlukları beraberinde getirir. Örnek olarak; amino asit profili, fitat varlığı, mikotoksin kontaminasyonu.
Çeşitli fonksiyonel yem katkı maddeleri artık bu zorlukları azaltabilmekte veya ortadan kaldırabilmekte ve bitki bazlı protein kaynaklarını su ürünleri üreticileri için uygun bir çözüm haline getirmektedir.
FAO, “Dünya Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliğinin Durumu, 2018” başlıklı incelemesinde, 2016 yılında toplam küresel su ürünleri üretiminin 80 milyon ton olduğunu ve 61,9 milyon tonun balık ve kabuklulardan geldiğini bildirdi (FAO, 2018). Bu veri, o yıl için yaklaşık 30,1 milyon ton olan sucul bitki üretimini içermiyordu. 2016 yılında küresel balık üretimi, önceki iki yıla kıyasla biraz daha düşük olarak gerçekleşti (90,9 milyon ton).
Dünya balık unu üretimi, 1988’deki 6.8 milyon tondan 2015’te 4.7 milyon tona düştü. Üretim o zamandan beri her yıl azaldı. Ancak 2022 yılında küresel balık unu arzının 5,4 milyon tona yükseleceği tahmin edilmektedir (Şekil 1). Su ürünleri endüstrisi, üretilen tüm balık ununun %70 ila %80’ini kullanır.
Balık unu yerine yem bileşenleri kullanırken dikkate alınması gereken birkaç Faktör vardır:
*Besin değeri
*Kabul edilebilirlik
*Kullanılabilirlik
*Fiyat veya maliyet
*Büyüme üzerindeki etkiler
*Sağlık durumu üzerindeki etkiler
Su ürünleri diyetlerinde bitki kaynaklarını kullanmanın çeşitli sınırlamaları ve zorlukları vardır:
*Anti-besleme faktörleri (ABF’ler)
*Amino asit profilleri
*Yağ asidi profilleri
*Mineral profiller
*Lezzetlilik
*Mikotoksin içeriği
Tüm bu faktörler büyümeyi ve sağlık durumunu etkileyebilir, hatta bazı durumlarda yüksek ölüm oranlarına neden olabilir.
Su ürünleri yemlerinde bitki bazlı proteinler kullanıldığında temel amino asit profili endişe kaynağıdır. Bitki içeriğinden gelen esansiyel amino asitlerdeki herhangi bir dengesizlik balık ve karideslerin büyümesini olumsuz etkileyebilir. Şekil 3, amino asit fıçı teorisini göstermektedir. Bir fıçı yaparken, suyla doldurulabilmesini sağlamak için çıtaların her birinin aynı uzunlukta olması gerekir. Tahtalardan biri çok kısaysa, su ancak o seviyeye kadar doldurulabilir. Bu aynı zamanda amino asit alımı için de geçerlidir. Esansiyel amino asitlerin her biri diyet tarafından sağlanmalıdır. Ancak bir amino asit yeterince sağlanmazsa, miktarlarına bakılmaksızın diğer tüm amino asitlerin alımını sınırlayacaktır.
Fitat, bitki kaynaklı balık yemi bileşenlerinin ortak bir bileşenidir. Fitat; fitik asit veya inositol polifosfat olarak da bilinir ve bitki tohumlarının ve tanelerinin olgunlaşması sırasında oluşur. Yemde fitatın varlığıyla ilgili bazı önemli endişeler arasında; büyüme performansı, besin ve enerji kullanımı ve mineral alımı üzerindeki olumsuz etkiler yer almaktadır.
Yem katkı maddeleri, bitki bazlı proteinlerin olumsuz etkilerini azaltmak için bir çözüm olabilir. Yem katkı maddesi kullanımının performansı artırdığını kanıtlayan birçok çalışma yapılmıştır. Su ürünleri yemlerine bitki bazlı içeriklerin dahil edilmesinin ve yönetmesinin pek çok yolu vardır. Bu yollar uygulanarak bazı türlerde büyüme performansı, ölüm oranı ve sağlık durumu üzerinde önemli bir etki olmaksızın balık unu yerine kullanılabilir.