Sürdürülebilirlik günümüzde birçok farklı konuda karşımıza çıkmaktadır. Özellikle süt sektöründe önemli bir konu olan sürdürülebilirlik ile ilgili hem ülkemizde hem de Avrupa’da çeşitli çalışmalar yapılmakatadır. Geçmişteki ilerlemelere dayanarak, Avrupa’da ve tüm dünyada süt hayvancılığında çevresel sürdürülebilirliği artırmaya yönelik çok fazla fırsat mevcuttur.
İklim değişikliği, yeni teknolojiler ve genetik bilim konularını ele almak isteyenler için hem endüstriden hem de hükümetlerden gelen yüksek teşvikler sayesinde her zamankinden daha fazla sürdürülebilirlik fırsatı bulunabilir.
Birçok süt işletmesi, su ve elektrik kullanımını azaltmak için en son sistemleri uygulamalarının yanı sıra daha çevre dostu ahır temizleme yöntemlerine halihazırda başvuruyor. İşletmeler ayrıca sera gazı emisyonlarını en aza indirmek için azotu azaltmak ve gübreyi çok daha sürdürülebilir yollarla yönetmek için çalışıyor. Buna ek olarak, birçok ülkedeki süt sektörü de hayvanların yemlerinde gıda artıkları ve gıda işleme yan ürünleri kullanıyor; böylece mahsullerden yem oluşturmak için gereken kaynakları azaltıyor.
Çiftlik düzeyinde, daha az çevresel etkiye sahip olan süt çiftliği vizyonunu gerçekleştirmek adına genetik ve yeni teknolojiler önemli olsa bile işletmelerin başka destek kaynaklarına da ihtiyacı var. Bu, Avrupa Çevre Politikası Enstitüsü’nün (IEEP) “Avrupa süt endüstrisinin geleceği için bir vizyon” başlıklı yakın tarihli raporunda güçlü bir şekilde belirtilmektedir. Bu raporda, IEEP dış etki direktörü Faustine Bas-Defossez ve meslektaşları, Avrupa’nın süt sektörünü yüksek seviyeli sürdürülebilirliğe taşıması için sürdürülebilirliğe geçişte olumsuz etkilenen işletmelerin daha fazla desteklendiği bir “adil geçiş” yönteminin gerekliliğini belirtiyor. Dünya çapındaki tüketiciler, artık tüm mal ve hizmet alanlarında çevresel etkinin azaltılması konusunda yüksek beklentilere sahipken, Bas-Defossez süt sektörünün tüketicilerle olan ilişkisinde, anlaşılabilir ürün etiketlemesinin ve sürdürülebilirlik gelişimine ilişkin açıklamaların çok önemli olduğunu belirtiyor. En önemli faktörlerden biri olan fiyat konusunda Bas-Defossez, Avrupa’da süt ürünleri fiyatlarının sürdürülebilirlik konusunda ilerleme kaydedildikçe yükselmemesi gerektiği görüşünü dile getiriyor. Bunun yerine, ürün maliyetlerini artırmaya gerek kalmadan bu ilerlemelerin kademeli olarak norm haline gelmesini destekleyen mekanizmaların olması gerektiğini vurguluyor.
Yakın zamanda bir makalde yayınlayarak süt verimini artırmanın iklim değişikliğini azaltma mücadelesine yardımcı olabileceğini fakat stratejinin gelişmekte olan ülkelerde gerçekleştirilmesinin çok zor olduğunu belirttiyor.
Verimlilik kazanımları, genetik yanı sıra birçok faktörle ilgilidir. İyi genetiğe sahip inekler gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere dağıtılacak olsa bile De Vries, hayvanların genetik potansiyele ancak gelişmekte olan ülkelerde mevcut olmayan uygun hayvan yönetimi ve besicilik ile desteklendiğinde ulaşabileceklerini belirtiyor. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerdeki daha sürdürülebilir gübre yönetimi tekniklerinin büyük ölçüde yerel koşullara ve çiftlik türlerine bağlı olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin günlük gübreleme çok düşük maliyetli, düşük emisyonlu ve basit bir seçenek. Acak ahırlara yakın arazi eksikliği nedeniyle çoğu zaman uygulanamıyor.